30 Mart 2013 Cumartesi

Barbie Bebek..

Dün gece uykusuz tavanlara baktığım gecelerden biri dahaydı :) aklıma çocukluğum geldi. Bi dakika baştan alayım şimdi ben tavana bakarken, uçak geçti, bizim ev havalimanına çok yakın o yüzden uçaklar inip kalkerken baya net duyuluyor. Aklıma birden anneannemin Almanya'dan sabaha karşı döndüğü zamanlar geldi. Onun geleceğini bildiğim için gözüme uyku girmezdi. Bir sürü Barbie bebek getirecekti :) sanki küçükmüşüm gibi heyecanlandım :D korkmayın delirmiyorum.
Muhtemelen sabaha karşı 4 gibi falan gelirdi eve. Ben o saate kadar yatağın içinde onu beklerdim. O zaman oturduğumuz ev de havaalanına yakın olduğu için her uçak sesini o geldi sanıyodum :D  
Sonra babam getirirdi anneannemi ve yanındaki kocaaa kolileri. Ahhh o nasıl büyük bir heyecandı :D 
Ama kolileri diğer teyzemler ve kuzenlerim gelmeden açmak yasaktı :D olsun en azından çantasının orasına burasına sıkıştırdığı bir bebek vardır. 
Biz o zaman bir erkek kardeşim ve ben olarak iki kişiydik. Diğer kuzenlerim de ikişer kızdı. Anneannem bebekleri koca bir poşetin içine koyuyordu. Sonra da ortaya döküyordu ve biz istediklerimizi alıyorduk. Ben tabi mıyy mıyyy ve tek başımayım, en çirkin bebekler bana kalıyodu :D ben gözlerim diğer bebeklerde kenara çekilirdim :) 
Sonra herkes giderdi veeeee benim böyle kalacağımı bilen anneannemin sakladığı iki bebek ortaya çıkardı tataaaaaa :D 
İşte o an dünyanın en süper kızı ben olurdum.
Şimdi bir şey itiraf ediyorum biz anneannemin evinde oturduğumuz için biraz torpilliydim :D 

Sonra ben büyüdüm, annem bebekleri, yeni doğan canavar kız kardeşime verdi :D ve bebekler onun tarafından param parça edildi ve şimdi hiç bir bebek yok elimde.
Şimdi özellikle kız annelerine sesleniyorum ilk çocuğun eşyaları , oyuncakları bir daha kardeşi olur falan diye saklanır sonra kardeşe hepsi verilir ya, yapmayın :D yani en azından en sevdiği bir kaç bebeğini falan kardeşe bile vermeyin. 
Hele bir de et bebekse :D hatırladınız mı?? ahh ne çok ayrım yapardık, aaaa bu et, aaa bu plastik diye :D sakın vermeyin saklayın.
İşte böyle Meryem kızın aklında kalan çocukluk anılarından birisi :D niye mi anlattım bunu, çocukluk anılarımız elimizde kalan en temiz anılardan ve onları hatırlamak bile insanı çok mutlu etmesine yetiyor. 
Bol bol düşünün çocukluk anılarınızı, en ufak bir mutlu anınız bile olsa, dünyalar elinize verilse sizi bu kadar mutlu edemez :) 

PS: Bu arada bloğumu kuzenlerimden sadece biri okuyor ve yukarıda itiraf ettiğim bebek sahtekarlığına nasıl bir tepki verecek bilmiyorum:D ama ne yapayım, siz iki kızdınız ve elinizde daha çok bebek oluyordu affedin beni :D 


26 Mart 2013 Salı

Tavuk Ciğeri

Sırf şu köşede yemek tariflerim yeri var diye şimdi elimin hamuruyla bir yemek tarifi paylaşıyorum :) ama korkmayın her zaman yapmayacağım :D ben hiç yemek seçen biri değilimdir, bu bir çok kişinin yemekten uzak durduğu şeyleri de yerim, tabi burdak kokoreç, kelle paça falan sonucu çıkmasın onları hayatta yemem, zaten onlar yemek değil bence :D 
Bura da ki köşe de çok sık yenilmeyen yemekleri koymaya karar verdim. 
İlk sırayı da tavuk ciğerine verdim. Ciğerin her türlüsünü severim, bayıla bayıla da yerim. Tabi bunda nasıl yapıldığının da büyük önemi var :)
Şimdi malzemelerimizi sayayım;
Yarım kilo tavuk ciğeri, 
İki soğan,
4,5 yeşil biber,
tuz, karabiber, kimyon, kekik
Ay şeklinde doğradığımız soğanlarınızın üzerine uygun miktarda zeytin yağını koyuyoruz. Kavrulduktan sonra ki çok değil unutmayın içinde zeytin yağı var, biberleri ve ciğerleri ekliyoruz, bir güzel kavurmaya devam ediyoruz. 5 dakika kavurduktan sonra tuzunu, ve baharatların ekleyip kısık ateşte yarım saat piştikten sonra altını kapatıyoruz. 
Ben yanına püre yaptım ;
5 patatesi haşlıyoruz, daha sonra bir cezvede yarım çay bardağı ya da bir çay bardağı sütü kıvamı sizin isteğinize kalmış, ılıtıyoruz, içine bir miktar tereyağı koyuyoruz, patateslere ekleyip, blenderdan geçiriyoruz, tuzunu da ekleyip afiyetle yiyoruz :)
Valla aceminin yemek tarifi de böyle olur. Tarif aslında annemin ondan gördüğümü uguladım yani gönül rahatlığıyla yapabilirsiniz :)

23 Mart 2013 Cumartesi

Çeyizci Geldi :)

Yine ve yeniden çeyiz postuyla karşınızdayım. Aslında her ne kadar bir şeyler almayı bıraktım da desem, dışarı çıktığımda iğne dahi olsa çeyize bir şey almadan gelmiyorum :)
Sizinle paylaşılmayı bekleyen bir sürü şey var. Annem her aldığımı, çeyiz götürmeye kadar bulamamak üzere istiflediği için hemen fotoğraflıyorum artık :)
Şu bizim meşhur çeyizciden üç kere gidip almayacağııııım diye kendime telkinler verip, hala ne olarak kullanacağımı bilmediğim şu şirin şeyi aldım ;
Bununla ilgili bir kaç seçeneğim var; ilk olarak mutfağımda kaşıklık olarak kullanmayı düşündüm, daha sonra da vazo falan gibi şeyler. Değişik fikirlerinize açığım :)
Bu da yine bizim çeyizciden, çerezlik, kahvaltılık vs. bir işe yarar :D
Daha sonra Kemeraltı maceram var bir de. İzmir'li olanlar ya da , İzmir'i gelmiş olanlar bilir, Kızlar Ağasının Hisar camii yanındaki yolu değil de diğer taraftaki iç yolundan gidince orda bir sürü züccaciyeciler vardır. Her şey çok ucuza, hemde en bol çeşidiyle bulunur. İşte ordan alınan parçalardan bir kısmı;
Bunları önce çerezlik olarak aldım,
Daha sonra da aaaa bunlar benim kahvaltı takımlarımla da uyuyor bir taşla iki kuş dedim :)
işte çerezlik ve çöp tapağı görüntüsü :D
İşte zeytinlikleriyle bir anda oldu kahvaltı takımı :D
İşte böyle canlarım. bunlar son aldıklarımdan küçük bir seçme. 
Şimdi itiraflar kısmına geçelim, bazen sırf almak için bişeyleri almaya çalışırken buluyorum kendimi. Sonra hoop dur diyorum ama çok zor oluyo. Okadar güzel şeyler var ki, olan şeyden bir kaç çeşit daha olsun ne olcak deyiveriyor insan. Kendimi hep frenliyorum. Öyle bir tüketim içindeyiz ki sınırımız yok. 
Nasıl bu hale geldim ben bile şaşırıyorum kendime :D Parmağıma yüzük takılmadan önce tek bir iğnem bile yoktu ve asla merakım da yoktu bu işlere, ama ne olduysa o yüzükten sonra oldu :D
Bazen çok yoruluyorum, aklımda sürekli sorular, sürekli planlar, 
sürekli yeni stratejilerleyim. Ben demiştim o yarim olacak askere, kaçalım gidelim bi kumsalda evlenelim, o zaman da bunca şeyle uğraşmayız. 
Anlayacağınız çok sevgili okuyucularım :D Serdar abimizin dediği gibi kafamda deli sorular :D ıyyy iğrençlik sınırımı zorluyorum farkındayım, fazla zorlamadan sizleri öpüp kaçıyorum, 
umarım çook güzel bir hafta sonu geçirirsiniz..

21 Mart 2013 Perşembe

Haberler ve Bir İç Döküş..

21 Aralık 2012 günü vedalaştık yarimle. Nasıl da geçecek onca ay diye ne çok ağladım ne çok göz yaşı döktüm. Alışmak öyle zor oldu ki. Onu en son 30 Aralık'da gördüm. Yemin töreninde. Hatırlarsınız belki, bir süre baya bir melankolik gezdim. Hepiniz bana alışırsın, zaman çabuk geçer, toparlan gibi şeyler söylediniz. İtiraf ediyorum o zamanlar içimden, hııııı tabi uzaktan konuşması kolay diye geçiriyodum :D
Ne de haklıymışsınız, zaman geçiyormuş, aheste aheste gibi görünse de geçiyormuş, şimdi Martın 21'i oldu sadece 56 güncük kaldı kavuşmamıza. Bakmayın güncük dediğime, o bile dünyalar kadar çok geliyor. Hele bir Nisan gelsin, benim baharım o zaman başlayacak, çünkü biliyorum, günler hıphızlı akıp gidecek. 
Ufff ayadır bir iç döküş yapmamıştım dimi özlemişsinizdir :D 
Aslında bir kaç haber daha vermek için başladım post yazmaya ama baktım onlarla çok kısa kalacak, ne zamandır yarimle ilgili de bir şey paylşmıyordum, hemen sıkıştırıverdim araya :D
Şimdi gelelim haberlere;
Sevgili Melocuğumun çok güzel bir etkinliği vardı Hapyy Box diye geçen ay, ilkine katılamamıştım ama ikincisi için yazdırdım hemen adımı,
bakalım kiminle eşleşeceğim. Hediyeleşmek güzeldir. Burdan çıktım yola :)
Diğer bir duyurum da tam olarak ne olduğunu anlayamasam da, geri kalmamak için şu Bloglovin'e geçtim bende. Gerçi yanda koooskocaa bir Eyfel kulesiyle duyuru var, beni bulmak için tıklayın yeter :)
Hmmmm aslında ben bu yazıya başlamadan önce aklıma bir duyuru daha vardı ama unuttum :(
Daha fazla neydi diye düşünemeyeceğim yayınlıyorum böyle yazıyı kızlar :D
Hadi ben gene çok saçmaladım farkındayım. Kendinize çok iyi bakın, öpüldünüz..

18 Mart 2013 Pazartesi

Kına Hazırlıkları Vol. 1

Evet en sonunda kına yazısı ile karşınızdayım. Çeyiz hariç düğünle ilgili pek bir şey paylaşmadığımın farkındayım sizinle, ama yarim asker de olunca o gelene kadar ben kendi çapımda debeleniyorum :D 
Her şeyi o geldikten sonraya bıraktığımız için de ben muhtemelen bir kaç ay İstanbul İzmir arası iptal durumda gezeceğim :)
Şimdi gelelim kına için neler yaptığıma.
İlk olarak internette değişik fikirler bulmaya çalıştım. Bayadır keçeye merakım olduğu için de ilk olarak keçeden neler yapmışlar onlara baktım. Ne zaman ve nasıl bilgisayarıma kaydettiğimi hatırlamadığım, arkasında kına olan buzdolabı magneti bir model,  oy birliği ile en çok beğenilen olunca, kuzenimle malzeme almaya gittik. 
Ben o kadar aceleci bir insanım ki hemen ilk gördüğüm yerden metresi 12 liraya kalın keçe aldım. 
Daha sonra bir kaç yer daha bakınca 10 liradan da alabileceğimi görüp kızdım kendime.
Özellikle İzmir de olanlar için söylüyorum hisar camiin orda bir toptancı var, içeride keçeden dantele aklınıza gelebilecek her şey var, oradan metresi 10 liraya alabilirsiniz tabi kalın keçeyi. İnce alacaksanız sanırım 5 liraydı. 
Daha  sonra toptancısından tülleri aldık. O da çok çeşitli ve 100 tanesi 7.5 ile 50 tanesi 7,5 arasında değişmekteydi. Ben ilk önce 50 tanesi 7,5 luğu aldım çünkü o çok daha kaliteli durmaktaydı. İkinci kez kemeraltı ziyaretimiz de aldığımız yeri kaybettiğimiz için yanlış yerden aldığım faklı bir 100 lük paketim daha oldu :(
Mıknatıs, makas, yapıştırıcı ve iki tüp simle her şey tamamdı :)
 İlk olarak model buydu bu deneme olarak yaptığım ilk keçe,


Bu da arkadan duruşu,


Bunlar da deneme amacıyla yaptığım modeller,






Şimdi sizden istediğim bir şey var :)
Yine miiiii demeyim bu blog da fikirleriniz bolca sorulacak :)
Sizce hangisini yapmalıyım??
Bizim kızlar kulübü (annem, ben, kız kardeşim, teyzem, iki kız kuzenim:) ), en sonuncu görselde ki modeli yapmamı istiyolar, gerçi annem bazen yok ya ilkini yap da diyor ama çoğunluk sonuncudan yana. 
Sizce hangi modelle yoluma devam etmeliyim ?? :D :D
Şimdilik kendinize iyi bakın canlar..

PS: Bu arada  fotolarda bi gelişme var kabul edin gerçi hala arkada bizim koltuklar görünüyor ama makyaş yapıyorum yani onlara :D 

15 Mart 2013 Cuma

Yenilendim Güzelleştim :)

Yepyeni bir blogla karşınızdayım :) 
Ben yapmadım ama, bir kaç ay önce bir bloggerla tanıştım, sonra burdan konuşmak yetmedi bize, telefondan başladık, pıııt pııt konuşmaya. 
Bazen yakınındakiler deva olmaz anlamazlar ya seni, taaa uzaklardan koştu geldi sanki, hep yanımda uzağız ama farketmez ki biz yakınız birbirimize biliyorum ben:)
Burdan daha fazla konuşup aşkımızı ifşa etmek istemiyorum :D :D 
Sevgili Müstakbel Eşim bloğunun güzel sahibesi, arkadaşımın eseri bu güzellik.
Böyle burdan Oscar heykelciği vermek isterdim kendisine ama artık sonraya :D 





12 Mart 2013 Salı

Nevresim Takımlarım

Yine kaçakları oynadığımın farkındayım. Bir türlü bişeyler yazamadım. En son iş buldum demiştim ya kısa sürdü maceram, çıktım işten. Nedendir diye sormayın şayet anlatması uzun sürer. Ama Sevgili Müstakbel Eşim bloğunun şakacı sahibesi arkadaşım beni şımarık olarak nitelendirmekte :D
Vardır bir haklılığı diyerek konuyu en kısasından kapatma yolunun seçiyorum :D
Hemen bir çeyiz postuyla kendimi afettireyim.
Annem çeyizlerim daha az yer kaplasın diye hepsini üst üste yığdığı için çoğunu fotoğrafını çekemedim. Bu gün aralardan güç bela çekebildiğim nevresim takımlarını fotoğraflayarak sizlerle paylaşıyorum;
Serevden aldığım bu nevresim takımımı internetden sipariş etmiştim iki taneler bunu çok beğendiğim tam istediğim gibi geldi. 
Bu ise görselle aynı renkte değildi, başta geri göndermeyi falan düşündüm ama neyse bu bana ders olsun diyerek vazgeçtim. 
Bu da Taç'dan bir kaç gün düşündükten sonra aldığım takım. İyiki almışım ama kullanmak için can atıyorum :)
Buda English Home dan aldığım takım;

Bu da yine English Home dan aldığım beyaz iş nevresim takımım. Anneannem den geçen bir huyum var beyaz nevresim takımına bayılıyorum :)
Veeee işte son olarak da resimdeki gizli çalışmayı tahmin edin bakalım :)

Şimdilik benden bu kadar. Arayı bu kadar uzatmayacağım söz :)
Kendinize çok iyi bakın canlar..

6 Mart 2013 Çarşamba

Oldu İşte En Sonunda :)

Olurdu, olmazdı derken sanırım oldu. Yarın işe başlıyorum. İş seçememeye karar vermiştim nasıl olsa geçici süreyle çalışacağım diye, iyi enerjilerimi de gönderdim ve beni seçtiler :D 
Ya valla adam benim orada en fazla 3 ay çalışacağımı duysa, arkamdan terlikle kovalar. Hatta paçalayabilir. 
Ne yapayım ama çalışmam lazım benim..
İşin en çok sevdiğim kısmı da 11 de başlıyor olması :) 
Şimdi ilk bir hafta benim alışma sürem biraz sancılı geçer. Bi kasılırım, gerilirim falan ama olsun hallederim. 
Uykumun düzene girecek olmasına sevinmiyor değilim. Gecem gündüzüm birbirine karışmıştı. 
Uzun lafın kısası, artık çalışanlar kervanına katılacağım hayırlısıyla. 
Şimdilik kendinize iyi bakın Meryem ve maceralarıyla görüşmek üzere :) 

5 Mart 2013 Salı

Harlem Shake :D

Bu paylaştığım postlar giderek delirme sinyalleri değildir baştan söylemiş olayım. Bura da bahar geldi gibi bir şey en fazla 15 gün daha soğuk yapar sonra hiç gitmez güneş :) Anlayacağınız iyiyim.
Asıl bahsetmek istediğim konu ise son zamanların fenomenlerinden biri Harlem Shake denilen garip dans :) 
Gangam Style' ı neredeyse 6 ay sonra keşfetmiş biri olarak kardeşlerimle vakit geçirmeye başladıktan sonra ilginçliklerden daha fazla haberdar olmaya başladım :D 
Nedir bu Harlem Shake diyecek olursanız. Yavaş başlayan bir müzik kendi halinde insanlar ve birden çıldırıyorlar. Her biri sadece bir hareket yapıyor ancak ortaya çok komik görüntüler çıkıyor. 
Aslında bir çoğunuz biliyorsunuzdur ama bilmenler varsa biraz bahsetmek isterim; aklınıza gelebilecek her versiyonu var. Üç beş kişi bir araya toplanınca anında bu dansı yapıp videoya çekiyorlar. Avustralya'da madenciler bu videoyu paylaştıkları için işten atılmışlar :D
Tüketim toplumuyuz ya ne yapacağımızı şaşırdık. Biz Türkler çok daha iyi bir durumdayız diyemeyeceğim çünkü bizimde Apaçi dansı ve Kolbastı hezimetlerimiz var :D 
İşte videodan bir örnek;
Bu video biraz uzun gelirse bunu da izleyebilirsiniz;
Ya da bunu;
Ve daha aklınıza gelemeyecek sayısız video.
Deli bu insanlar söyleyebilecek başka hiç bir sözüm yok. Ama niyeyse her izlediğimde gülesim geliyor.
Anneme izlettiğim de annemin yorumu aynen şu; 
Eeee Yıldız Tilbe bunu zaten hep yapıyor :D 
Ozaman birde Yıldız Tilbe versiyonunu izleyelim de tam olsun :D
Uff bunu da burda paylaştım ya artık kendime ne diyeyim :D 

PS: Bu arada siz bunları okurken ben muhtemelen bir iş görüşmesinde olacağım. Dua edin bana. Bu kez olsun :) 
Kendinize çook iyi bakın..


2 Mart 2013 Cumartesi

TTNET ve Türk Telekom Kullananlar, Lütfen Okuyun ...


TTNet kullanan var mı?? Benim ki de nasıl bir soru oldu elbette bir çoğunuz kullanıyorsunuz benim gibi. 
Ben uzun yıllardır TTNet kullanıyorum. Hayatımda böyle sorumsuz aldığı paranın bir kuruşunu bile haketmeyen bir kurum görmedim. Yemin ederim bıktım, en fazla iki ayda bir mutlaka müşteri hizmetlerini arıyorum, ya sinyal gelmez, internetin hızı düşer, ama mutlaka bir şey olur bizim internetimiz kesilir. 
Cinnet geçirme seviyesine geldim çok samimiyim abartmıyorum.
İstanbul'dayken evimi değiştirince interneti 2 günde açacaklarını söylediler, kıyamet kopardım 1 saatte açıldı, sonra sürekli hızı düşmeye başladı,aradan bir kaç hafta geçti müşteri hizmetlerinden bir telefon, bilmem ne kadar ücret karşılığında yükseltelim mi diye. Salağım ya ben farketmiyorum yaptıklarını bir kıyamet daha kopardım, anında hız yükseldi.
Sayamayacağım daha onlarca sorun.
Sonra buraya geldim, internetimi annemin üzerine devretmek için gittin Türk Telekoma, telefonda, internette devredildi, biz oldu biliyoruz yani, bu sefer telefon olmuyo internet gelmiyo, aramaktan bıktık yok, adamlar da hiç bir atraksiyon yok tam bir ay geçti ve fatura ödedik, 
Sonra annem gitti kıyameti kopardı, binbir özürle bi tarife yaptılar yolladılar. Sonra bitti mi hayır, meğerse oradaki gerizekalılar demekten asla utanmıyorum daha büyüklerini de hakediyolar,  İstanbul'daki interneti iptal etmemişler, burda annemin adına yeni bir internet açmışlar ama bundan haberimiz yok, benim telefonuma İstanbul'daki hat için 1,5 liralık ödeme msjı geliyo ben gidiyorum bu ne diyorum sözleşmenizde bir fazlalık var o diyolar ödüyorum. Aradan tam 6 ay geçti , geçen ay bana bir mesaj, İstanbu'daki hattın 27 küsür lira borcu var. Gittik TTNet şubesine, eylül ayından diyo. Siz salakmısın diyorum hakaret edemezsizniz diyo çocuk bana. Ama o gerizekalı çocuk 5 aydır benden 1,5 lira alıyo ben başka borç var mı diyorum yok diyo, şimdi karşıma geçmiş eylül ayının borcu ekim ayında kesilmiş diyo. Annem gitti o merkez Türk Telekoma hiç bir şeyden anlamayan bir salak da orda. Hani şu yüzünde makyajdan başka bir şey olmayan, beyninin içi de makyajlı olanlar var ya öyle bir kız. Anneme salak muamelesi yapıyo, bizden 300 küsür para istiyolar, bahaneleri de var. Annem elini bir vurdu masaya imzaladığım kağıt mı var benim getirin hemen, bende o parayı ödersem falan gibi kendini kaybeden cümleler kurdu kadın :D  parçalayabilirdi kızı. Müdürü çağırttırdı. Baya bi oyanlandılar içerde çıktı müdüre hanım bahane şu, ben anneme devrettim ya annem de engelli olduğu için o tarifeden yararlanabiliyo ( göyaaaaa) ona geçirmek içinde başvurdu, sistem onu reddettmiş, bizim haberimiz yok, kendi kendilerine bizi başka bir tarifeye geçirmişler. 
Para falan ödemedik çıktık bişekilde halloldu diye, bu seferde iki haftadır internetimiz yavaşladı çıldırcaz. 
Tabiii aradım yine TTNeti cevap şu apartmanın kablosunda sorun varmış o yavaşlatıyomuş,pat türk telekomdan bir telefon, 50 lira karşılığında biz yaparız gelin dedim,Allah kahretsin sizi.
Sabah kapı çaldı, Türk Telekom aşağıya çağırıyo gittim. Apartmanın telefon hatlarında da bir problem varmış, onlar yapılıyomuş, o yapar olur biz yapmayalım dediler gittiler .
Aoldu mu dersiniz. HAYIR. 
Yemin ediyorum çıldırma noktasındayım. Allah onların cezasını versin. 
Birde anket yapıyolar, müşteri temsilcisinden memnun kaldınız mı diye. 
Bende bir aradım müşteri temsilcisi çıktı kıza dedim ki ben konuşcam sen sadece dinle ;
O başınızdakiler sizinle ilgili anket yaptırcağına sıkıysa kendileriyle ilgili anket yapsınlar, utanmazlar dedim. Cesaretleri varsa bizden memnunmusunuz diye sorsunlar dedim, baya saydım kapattım.
Çok uzun yazdım farkındayım, ama ben gerekten çıldırma noktasındayım. Böyle lanet bir kurum yok. Türk Telekom adındaki Türk kelimesini haketmeyecek bir  kurum. 
Çok rica ediyorum şikayetçi olanlar varsa söylesin. Bişeyler yapalım, bizler sustukça mahvediyo bu kurum biz , soydu soğana çevirdi, paramızla rezil oluyoruz. Sınırsız internet tarifesinde de adil kota kullanımı diye bir şey var ya. Böyle düzenbazlık olur mu.
Ne olur dediğim gibi varsa şikayeti olan bir şeyler yapalım. Biz Blogger'ız ve bir çoğumuz farkında olmasa da çok güçlüyüz...